CEP (GSM) TELEFONLARINIZI
ya ATIYOR
ya DEĞERSİZ BİR BEDEL KARŞILIĞINDA SATIYORSUNUZ
ya TAKAS EDİYORSUNUZ
ya da
ÇOCUKLARINIZA OYNASIN
diye veriyorsunuz.
Oysaki Allah göstermesin ama bir gün bu değersiz gördüğünüz CEP TELEFONLARINIZ işinize yarayabilir, HAYATINIZI veya başkasının HAYATINI KURTARABİLİR.
Nasıl mı?
Malumunuz 112 Acil Servis Hizmet Numarasıdır.
Cep Telefonlarını SİM KARTI takılı olmadan açıp
ACİL tuşu yada 112 YAZILIP ARAMA yapılırsa
BATARYANIZ (PİLİNİZ) bitene kadar bu servisle konuşursunuz. Belki bir hayat kurtarırsınız. Ve en önemlisi acil durumda yerinizi bilmiyorsanız tespit ettirebilirsiniz.
ESKİ CEP (GSM) TELEFONLARINIZI;
1- Öncelikle bataryalarının ömrünü uzun tutmak için; haftada - ayda bir mutlaka deşarj ve şarj ediniz. (Doldur Boşalt.)(Bu metodla 2002 yılında aldığım telefonumu hala 2 gün beklemede kullanabiliyor 1 saat görüşebiliyorum.)
2- CEP telefonlarınızı acil lazım olabilecek alanlara görünür şekilde üzerine ACİL TELEFONU ETİKETİYLE yerleştirebilirsiniz. Bilmeyenler veya misafirler için kullanma talimatı da ekleyebilirsiniz.
Kullanıma örnek:
ACİL DURUMDA
TELEFONU AÇIN (SİM KARTSIZ)
112 yazın ve ÇEVİR TUŞUNA BASIN
ya da
ACİL TUŞUNA BAS
(kısayolu varsa) ARAYIN
gibi.
Yerleştirilecek alanlara örnek:
--- Ev içinde
- mutfak,
- tuvalet,
- yatak odası gibi
sabit veya cep telefonunuza ulaşamayacağınız ve her hangi ulaşabileceğiniz bir yere;
- düşmeyecek,
- kaybolmayacak
- kapalı
bir şekilde bulundurabilirsiniz.
Böylelikle; örneğin tuvalettesiniz ve kalp krizi geçiriyorsunuz ve ya depreme yakalandınız ya da kapı kilidi bozuldu (ve sabit telefon, cep telefonu içerde) siz burada kaldınız kimse yok. İşte size imdat kapısı. Diğer senaryoları siz kurabilirsiniz.
--- Otomobilinizin torpido gözünde. (Mesela yolda kaldınız. Kullandığınız cep telefonunuzun bataryası bitti ya da kaybettiniz ve SİZİN YAPTIĞINIZ (Allah göstermesin) ya da tanık olduğunuz bir KAZAYI bildirmek istiyorsunuz. HEMEN TELEFONU AÇIP 112 yada ACİL tuşunu kullanmanız yeterli. Adreside bilmiyorsanız KONUŞTUĞUNUZ KİŞİYE nerde olduğunuzu bilmediğinizi SÖYLEYİNİZ TAKİBE ALACAKLARDIR.)
--- Çocuklarınıza ACİL TELEFONU diyerek ve anlatarak, onların çantalarına koyabilirsiniz. (SİM kartsız)
---- Okuma yazması olmayanlara ya da YAŞLI büyüklerinize sadece ACİL DURUMDA ARAMALARINI ÖĞRETEREK BULUNDUKLARI YERLERE koyabilirsiniz.
--- CAMİ, DERNEK gibi kuruluşlara bu durumu açıklayarak bağışlayabilirsiniz.
Bu MEKANLARDA olaki ACİL DURUM HALİNDE HERHANGİ BİRİSİNİN KULLANIMINA SUNARAK (MUTLAKA YAZILI TALİMATLI OLMALI) fayda sağlanabilir.
--- Acil durum gereken her yere (siz de düşünüp bulabilirsiniz.)
--- Birden fazla eski cep telefonunuz varsa bu şekillerde her mekana dağıtınız.
Söylediklerim size belki imkansız gibi gelebilir. Saçma gelebilir. Nasıl olsa KULLANDIĞIM SON MODEL BİR CEP TELEFONUM var gerek yok diyebilirsiniz. Benim önerim ve söylediklerim YEDEK amaçlı ve GSM OPERATÖRÜ KULLANILMAYAN ya da SABİT TELEFON kullanma imkanı olmayan durumlarda inanın ÇOK ÖNEMLİ OLACAKTIR. Düşünün böyle bir durumda BU DEĞERSİZ GÖRDÜĞÜNÜZ CEP TELEFONU BİR HAYAT KURTARMAYA VESİLE OLURSA...
Yalnız önemli bir hususu da belirteyim. DENEMEK, EĞLENMEK ve TEST ETMEK amaçlı LÜTFEN 112 yada ACİL TUŞUNU kullanmayınız. Karşı taraftaki insanları meşgul etmeyiniz ki belki o sırada gerçek ihtiyaç sahibi bir insanın hizmet almasını engelleyebilir belki ölümüne sebep olabilirsiniz. Vebali büyüktür. İnsaniyet namına lütfen acil olmadıkça yapmayınız. Sözüm şuursuzca davrananlaradır. Biliyorum ki bazı insanlar CEP TELEFONU sağlam mı, arama yapıyor mu diye bu şekilde kullanıyorlar.
Son olarak Cep telefonlarınızın (GSM) batarya ya da pilleri ile ilgili olarak önemli bir husus da; pil yada bataryaları haftada, en azından ayda bir deşarj ve şarj işlemi yapınız. Bu husus pillerin uzun kullanımı için önemlidir. Ama mutlaka pil ya da bataryaları dolu tutunuz, aksi takdirde yeni dahi olsalar kısa sürede kullanılamaz hale gelirler.
Deşarj (Pil ya da bataryanın Boşaltılması): Cihazı açık tutun ta ki bitene kadar.
Şarj (Pil ya da bataryanın Doldurulması): Pilleri TAM olarak dolum yapınız.
Faydalı olması dileğimle ve saygılarımla.
Yazar: Hasan GÜLBEK