Güncelleme: Ankara: 06 Haziran 2014 00:40
Editörden: Benim gibi uyku düzeni olmayanların ve sürekli yorgun olanların önemle ve dikkatle okuması gerektiğini düşünerek alıntı olan aşağıdaki yayını mutlaka okumanız, tavsiye etmeniz, okutulmasını sağlamanız çok önemlidir kanaatinde olarak sağlıcakla kalınız.
Editörden: Benim gibi uyku düzeni olmayanların ve sürekli yorgun olanların önemle ve dikkatle okuması gerektiğini düşünerek alıntı olan aşağıdaki yayını mutlaka okumanız, tavsiye etmeniz, okutulmasını sağlamanız çok önemlidir kanaatinde olarak sağlıcakla kalınız.
UYKU DÜZENİ MELATONİN
Uyku
ve uyku düzeni sağlıklı yaşam için çok önemlidir, çünkü karanlıkla birlikte
salgılanmaya başlayan melatonin hormonu etkinliğini en iyi uykuda gösteriyor.
Biyolojik saatini istediğin gibi değiştirsen bile vücudun melatonin
salgılanma saatini değiştiremiyorsun, ilginç değil mi? Melatoninden
faydalanamadığın sürece yorgunluk kaçınılmaz olacaktır.
Uyku periyodu tam olarak ne? Ve deneme yanılma yöntemi dışında uyku
periyodumu bulamaz mıyım?
Vücudumuzdaki çoğu metabolik olay, belirli günlük döngüler halinde
gerçekleşiyor. Bu döngüler, günlük aldığımız güneş ışığı saatine göre kendini
ayarlayan bir fizyolojik iç saatin ve bu saate göre periyodik olarak salgılanan
hormonlarımızın kontrolü altında.
Uyku periyodu, güneş ışığından yeteri kadar yararlanarak söz konusu iç
saati en verimli ve sağlıklı şekilde işletebilmek için uykuda geçirilen
saatleri temsil ediyor. Bu periyot (dönem/devir) sıklıkla güneşin doğuş-batış
saatlerine ve günlük olağan yaşam şeklimize (işe gidiş-geliş saatleri, yemek
saatleri, vs.) bağlı olduğundan, çok da fazla deneme-yanılma yaşamanız
gerekmiyor. Örneğin sabahları 8-9 arası uyanıyor ve geceleri de 12-1 gibi
yatıyorsanız, uyku periyodunuz zaten bellidir. Bu saatlerde birkaç günlüğüne
birkaç saatlik oynamalar olması, örneğin hafta sonları birkaç saat daha geç
yatıp daha geç uyanmanız, metabolizmanızda ciddi aksaklıklara neden olmaz.
Ancak, bu saatleri sürekli olarak kaydırmanız, örneğin bir anda sabaha karşı
4-5 gibi yatarak öğlen 2-3 gibi uyanmaya başlamanız, çeşitli fizyolojik
aksaklıklara neden olabilir. Bunun nedeni, yukarıdaki şemada gösterilen
hormonal döngülerin, belirli saatlerde güneş ışığı alabilmemize bağlı oluşu.
Melatoninin rolü ne?
Döngüsel ritimlerin beynimizdeki sorumlu merkezi hipotalamus. Görüntünün
gözümüze düştüğü bölge olan retinadan beynimize ulaşan ve yalnızca gün ışığı
gibi kuvvetli ışıklara yanıt veren özel bir sinir yolu bulunuyor. Karanlıkta
ise, beynimizin ortasında bulunan pineal bezi adına melatonin denilen bir
hormon salgılıyor. Bu hormon hem uykuyu hem de cinsel uyarılmışlık seviyesini
etkiliyor.
Gece
nöbeti gerektiren işler, döngüsel ritimlerde aksaklığa neden olduğundan kişide
sağlık problemlerini tetikleyebiliyor. Her ne kadar kimileri bu aksaklıktan
diğerleri kadar etkilenmiyor olsalar da huzursuzluk ya da çalışma veriminde
düşüş gösteren kişilerde melatonin tedavisine gidilebiliyor. Melatonin denilen
hormon, beyinde ve sadece 23:00 ile 05:00 saatleri arasında salgılanan bir
hormondur.
Hormonun
temel görevi, vücudun biyolojik saatini koruyup ritmini ayarlamak... Jetlag
denilen hadisenin sebebi de bu hormon... Hormon diğer antioksidan tesirlerini
güçlendiriyor, kanserli hücrelere karşı koruma sağlıyor, üreme sistemiyle
bağlantısından tutun da, yorgunluk, isteksizlik gibi durumların nedenleri
oluşturabiliyor... Şu anda bu hormon yaşlanmayı geciktirici etkisinden dolayı
da, üzerinde önemle durulan bir hormon...
Konunun,
esas can alıcı noktalarından birisi, hormonun çocuklar üzerindeki tesiri idi...
Avrupa’da, lösemili ve kanserli çocuk sayılarının artmasından ötürü yapılan
araştırmalar sonucunda, ailelerden istenen bir hususta çocukların kesinlikle,
karanlık ortamlarda yatırılmaları... Çünkü melatoninin güçlü salgılanmasının, kansere
karşı koruyucu etkisi olduğu biliniyor... Ancak bu hormon ışığa duyarlı... Deneylerde,
uyuyan kişinin hormon salgısı izlenirken, ışığın açıldığında hormonun azaldığı,
karanlıkta yoğun olarak salgılandığı tespit edilmiş.
Bilimsel
gerçekler bize: "Lütfen; karanlıkta yatın ve çocuklarınız uyurken, ışığı
kapatın! Toksinler temizlenir" diyor.
* Uyurken yeniden doğarız
* Uyurken, tüm organlarımız, kalbimiz, midemiz, karaciğerimiz ve
kaslarımız da dâhil olmak üzere her şey yavaşlayarak dinlenir, temizlenir ve
yenilenir.
* Beynimiz boşalır. Rüyalarla tortuları dışarı atarız ve zihnimiz
güçlenir.
* Vücudumuzdaki toksinler temizlenir ve hücrelerimiz yenilenir.
* Bu arada gün boyunca oluşan DNA hasarları onarılır.
* Uyku sırasında bağışıklık sistemimiz güçlenir ve dayanıklılığımız
artar.
* Uyku
hali, testosteron, östrojen ve adrenalin gibi önemli hormonların salgılanmasına
yardımcı olur. Bu da bizi gençleştirir ve cinsel gücümüzü arttırır.
* Öte yandan stresten kaynaklanan aşırı kortizonu dengeler ve yine
stresten kaynaklanan her türlü hasarı onarır.
* Bizi uyutan hormonlar, gün doğarken mutluluk hormonu olarak
tanıdığımız Seratonin’e dönüşür ve gözlerimizi umutla, neşeyle açmamızı sağlar.
* Vücut saati mucizesi: Uyku doğanın gizemlerinden biridir. Tüm canlılar
için bir aydınlık-karanlık ritmi olduğunu biliyoruz. Uykuya dalışımız
beynimizdeki küçücük bir bezin kimyasal uyarıları sayesinde olur. Vücut
saatimiz, gündüzleri aktif olmak, geceleri dinlenmek üzere ayarlanmıştır. Hava
kararırken, beyin epifizi Melatonin adı verilen ve ana görevi vücut saatini ayarlamak
olan bir hormon salgılar. Melatonin gece saat 23.00 ile 03.00 arasında en üst
seviyeye çıkar. İnsan gerçekten derin bir uykuya dalmışsa, diğer hormonlar
faaliyete geçer ve sabah keyifli uyanmamızı, günümüzü dengeli, huzurlu, aktif
ve verimli geçirmemizi sağlar. En iyi besindir.
* Uyku ile doğal detoks: Uyumamızı sağlayan Melatonin hormonu çok güçlü
bir antioksidandır. Gece boyunca vücudumuzdaki tüm hasarları onarmaya çalışır.
Diğer anti-oksidanların etkisini de arttırır. Bu nedenle anti-oksidanları yatarken
almamız son derece yararlıdır. Bağışıklık sistemimizin en iyi besini ise
uykudur. Doğal detoks.
* Uyku bir gençlik iksiridir: Uyku sorunları olan bir insanın cildi
hızla değişir, yüzü ve vücudu çöker, çeşitli hastalıklar baş gösterir ve cinsel
yaşamı bozulur. Ortalama 40-50 yaşlarında beyin epifizinin faaliyeti yavaşlar.
Uyku kalitesi bozulur ve bağışıklık sistemi de zayıflamaya başlar. Önlem
alınmazsa, bu gerilemeyi diğer yaşlanma belirtileri ve hastalıklar takip eder.
Yaşlı insanlar uyku uyuyamamaktan yakınırlar. Çünkü yaşımız ilerledikçe
melatonin üretimi azalır. Esasen kanımızdaki melatonin miktarı biyolojik
yaşımızı gösteren önemli bir ölçüdür.
Kaynak : Alıntının kaynağı için Tıklayınız